elektrikler kesilince büyüklerin anlattığı hikayeler

Ebeveynlerim 70li yılların çocukları. Tabi fakir ailelerde doğmuşlar o yüzden henüz ne elektrik ne de tv gelişmeleri onlara uğramamış. Bu yüzden hâlâ gece olduğunda bol sohbetli geçirmek istiyorlar ve elektrik kesintileri onlar için bulunmaz bir fırsat. Tabi onların anlattığı hikayeler bizim için olağanüstü olduğu için unutulmaz oluyor. O hikayelerden birini burda paylaşmak istiyorum. Kürtlerde elk diye bilinen korkunç bir varlıktan sözediliyor. Bu varlık söylenenlere göre tırnakları, koltukaltı ve kasık tüyleri uzun, memeleri aşırı sarkık, öyle ki yürürken memelerini omzuna atıp yürüyormuş. Hayvan ve kadın ciğeri yediği için ağzı hep kanlar içinde ve dişleri uzun bir varlıkmış. Alkarası gibi kadınlara musallat oluyor bu da. Ve en sevdiği şey atların saçlarını örmekmiş. En korktuğu şey onu kaskatı kesen şey de metalmiş. Neyse hikayeye geleyim, annemin tarafında şeyh dediğimiz kişiler var bunlardan biri bu elkten birini iğneler ile yakalıyor ve tandıra saklıyor. Elkten bildiği bir sır varmış bereket sırrı bunu öğrenmek istemişler. Elk canı için bu sırrı söylüyor bir leğen hamur yapın, ve her aldığınız hamuru yuvarlanıp kenara ayırın yuvarladığınız hamur büyük küçük de olsa parçalarını leğene geri koymayın diyor. Kadınlar söyleneni yerine getiriyor ama leğende ki hamur bir türlü bitmiyor peki diyorlar nasıl durdurucaz aldığınız hamurun bir kısmını yuvarlayin bir kısmını leğene geri atın bereket küser ve hamur biter demiş söyleneni yapan kadınlar hamurun bereketinin durduğunu da görmüşler. Elk onu ziyarete gelen onunla oyunlar oynayan çocukları bir şekilde kandırıp üzerindeki ignelerden kurtulup kaçmış. Şimdi bu hikayeyi mum ışığında dinlediğinizi hayal edin kffkkgkg ben küçüktüm ve çok korkmuştum. Hâlâ doğru mu diye annemi babamı darlarım fjfkgkgkkg bende böylee biir sürü hikaye var ebeveynlerim sagolsunlar fkgkgk

Annem bize hep hikaye anlatırdı, bunlar korktuğumuz ya da güldüğümüz dinlemekten keyif aldığımız hikayeler olurdu. Bugün elektrikler gidince ben de yeğenlerime anlattım bir tane hikaye, anlatmaz olaydım, şu an hepimiz salonda uyuyoruz, bir tanesine yer kalmadığı için o da ayak ucumda uyuyor. Az önce tuvalete götürmem için uyandırdı. Ne hassaslar ay…

Bi evde iki kişi birinin adı...

Annem anlatırdı; Küçükken öküzleri varmış köyde ki herkes beğenirmiş ismi de sarı beymiş. Ama ciddi manada yiğit bir öküzmüş, traktör yok tabi öküzlere saban takıp o kadar yer tahıl ederlermiş. Teyzelerimden biri hayvanları otlatırken akşama doğru öküzün olmadığını fark etmiş. Hemen dedeme haber etmişler dedemler aramaya koyulmuşlar annemler ve sekiz kız kardeş ama bulamamışlar. Bilgi; Büyükbaş hayvanlar sürüden ayrılır ya da sürü hızlı otlanır ama aralardan bir kaç tane aykırı hayvan çıkar ya yayılıma düşkün olurlar ya da diğerlerine göre yavaştırlar. sarı beyde yayılıma düşkünmüş(köy tabiri ile boğazına düşkün olurlar) ayrılmış yaprak yerken çatal ağacın arasına uzanmış yaprağı yemek için hayvan o ağaçların arasına sıkışmış ve ölmüş. Annem gece o hayvanın yanından geçmiş ama görmemiş çünkü elektrik olmadığı için çıra ateşi ışığı ile aramışlar. Sabah tekrar aradıklarında ise ölü bir şekilde bulmuşlar.